Tarçın’ı almadan önce katledilen Özcan ailesiyle ilgili bilgi toplamaya karar verdi Kerem. Ahmet’e Tüm yakınlarının araştırılmasını ve dosya edilip kendisine getirilmesini söyledi. Ahmet komiserinin emrini yerine getirdi. Ama pek araştırılacak, dosya haline getirilecek kişilere ve bilgilere ulaşamadı. Katledilen Özcan ailesinde Ali, annesi ve babasından geriye yalnızca bir kişi kalmıştı; Nevzat Bey.
Nevzat Bey, küçük Ali’nin dedesiydi. Torununu çok severdi. Yaşlıydı. Bu sebepten oğlunun evine pek sık gidemezdi. Genelde Ali’yi, eşi Leyla’yı ve Tarçın’ı alıp o ziyarete gelirdi babasını. Leyla çok kez söylemişti Nevzat Bey’in bir huzurevine yatması gerektiğini; ama Ecevit bunu hiç kabul etmezdi. Belki de kabullenmezdi. Huzurevleri onun gözünde korkutucu bir yerdi; Belki…
Nevzat Bey aşkı iyi bilirdi. Sadık bir aşıktı. Eşi Nalan Hanım’ı canından öte severdi. En ufak bir kırgınlığa sebep olmamış, aşık olduğu kadına bir kez olsun sesini bile yükseltmemişti. Onu kaybettiğinde Nalan değil; o ölmüştü sanki. O gitmişti…
Komiser Kerem duyunca şaşırdı önce. Koskoca bir soyadın arkasında küçücük bir aile olması. Bu küçük ailenin de kalpsizliği büyük biri tarafından yok edilmesi onu daha da üzdü. Tarçın’ı alıp teslim etmek için Nevzat Bey’in evine gitti. Kapıyı çaldı, çaldı, çaldı… Nevzat Bey yaşlıydı. Duymuyor olabilir diye düşündü. Tekrar çaldı ve çaldı. Ama yok. En ufak bir kıpırtı, bir ses yok. Endişe sardı komiser Kerem’i. Hiç tanımadığı, tanışmadığı bir adam için endişelendi. Ahmet’i aradı. Kapıyı açtırdılar. İçeri girdiklerinde koca bir sessizlik vardı. “Çok sessiz değil mi?” Dedi Kerem. “Sanki kimse yaşamıyor gibi.”
Tarçın birden koştu. Nevzat Bey’in odasına girdi. Onları da oraya çağırır gibi havladı 3 kez. Kerem ve Ahmet hemen yanına gittiler. Ama inanamadılar gördüklerine. Özcan ailesinin kalan son üyesi, son bireyi Nevzat Bey kanlar içinde yerdeydi. Elinde bir beylik tabancası… Tarçın yanıbaşındaydı Nevzat Bey’in. Ona veda eder gibi durdu, eğdi başını. Ona bir şeyler söylüyor gibi mırıldandı. Acı çeker gibi; ince ince…
İyi ama zaten ömrünün sonlarına gelmiş bir adam, neden böyle bitirmek istesin bunca yıl yürüdüğü hayat yolunu? Çok düşündürdü bu ölüm Kerem’i. Düşün düşün işin içinden çıkamadı. Ortada aynı aileden bir intihar, bir katliam, 5 kurşun ve 1 silah vardı. Nevzat Bey’in elindeki silah olay yerinden inceleme için götürüldü.
Yılların kazandırdığı tecrübesi ile olay yerini gözden geçirdi komiser. Cesetin etrafında gezindi, kurşunun kafaya saplanma açısına baktı; "İntihar." dedi. Ona göre Nevzat Bey’in intihar ettiği kesindi. Kerem kafasında bir sonuç elde etmiş gibiydi. Ona göre; Nevzat Bey, eşinden sonra geriye kalan, sahip olduğu o küçük aileyi kaybetmenin acısını kaldıramamıştı. Dayanamayıp intiharı seçmişti. Buraya kadar her şey Kerem’in düşüncelerine uyuyordu. Taa ki Küçük Ali’yi de hedef alan kurşunların balistik incelemeyle Nevzat Bey’in silahından çıktığı anlaşılana kadar…
İnanamadı Kerem. “Nasıl olur?!” diye bağırıp duruyordu kendine, Ahmet’e. Elinde kalan tek varlığı, kendi soyadını taşıyan, bireyi olduğu bir aileyi nasıl yok edebilirdi bir adam? Nevzat Bey bunu nasıl yapabilirdi?
Hasan BULUT
Posted via Blogaway