Savaş ne kötü şeydir, savaşmak ne kadar berbat. Hep gözyaşı vardır, hep kan ile yıkanır meydanlar. Güç gösterisidir aslında bir anlamda. Biri diğerine; "Ben senden daha güçlüyüm!" der gibidir hep. Ama aslında bir güçlü yoktur ortada. Her iki taraf da güçsüz ve mağluptur. Biri diğerine boyun eğerek mağlup olur; öbürü ise kan döküp zalim olarak.
"Çünkü zalim olmak değildir zafer. Zalim olan da meydanda yüreğini kaybeder."
Ayrılık da bir savaş gibidir. Kendini güçlü zannedenin yüreğinde kurulur nefret siperleri. Güçsüz denilende ise fedakâr olma başlar. Aşk güçsüzün kalkanı olur, nefret siperlerinden ok gibi fırlayıp gelen sözlerin önünde kocaman durur.
Çaresi yoktur ayrılığın. Savaşa çare olunmaz, çare bulunmaz. Bir boyun eğeni olacak, yanında bir de zalim çıkacak. Güçsüz ne kadar fedakârlık yaparsa yapsın, aşkı ne kadar kalkanı olursa olsun güçsüzdür. Her güçsüzün yaptığı gibi boynunu eğer. Zalimse kendini galip sanar; ama bilmez ki savaşların kazananları yoktur yüreklerde. Savaşlarda hiçbir tarafın yüzü gülmez. Gözyaşı, acı ve hüzün ortak noktasıdır her harbin.
"Ayrılık da bir harp gibidir. Bir harp ki iki sevgilinin yüreğinde edilir."
Hasan BULUT
Posted via Blogaway
0 yorum:
Yorum Gönder