30 Ekim 2012 Salı

Küçük Ali
"Sonun Başlangıcı"

   Kafasındaki tüm sorulara yanıt arıyordu. Katliamın apartmanına gitti. Apartman sakinlerinin ifadesini almak istedi. Bütün daireleri tek tek dolaştı Ahmet ile. Son kişi Ali Bey'di. Zile bastı Ahmet. Kapıyı sanki yıllardır güneş yüzü görmemiş bir adam açtı; sakalı 14-15 santim olmuş, üstü başı kir içinde, paslı bir evde kokmuş bir adam. "Ali Bey?" diye sordu Ahmet. Kısık, yorgun bir sesle; "Evet." dedi, "Ne istiyorsunuz benden?" Ahmet olanları izah etti ve içeri girdiler.

   Ali Bey eşi tarafından terk edilmiş, onu bırakıp gitmesine rağmen hâlâ eşini seven bir adam. Birbirlerini severek evlenmişler aslında. Eşi Canan da onu seviyormuş. Ali Bey'i terk etmesinin sebebi; her gün ondan yediği dayaklarmış. İçkisiz, kumarsız yapamamış Ali Bey. İçkisi, kumarı olanlardanmış. Sonunda onların yüzünden Canan'sız kalmış...

   "Ben yıllardır içine kapanık yaşayan bir adamım memur bey. O aile ile hiçbir kırgınlığım, onlara hiçbir kızgınlığım yoktu. Sizden öğrendim her şeyi. İnanın ben de üzüldüm. Canan'ım da severdi o aileyi. Adaşım olan çocuklarını da. Ali'm diye severdi onu. Bizim çocuğumuz olmuyordu. O da çocuk özlemini onunla dindirirdi."


   O anlatırken aşkları geçti aklından Kerem'in. O da sevdi. Bir; belki birkaç kez. Hepsinden de ya mesleği için vazgeçti yada mesleği yüzünden vazgeçildi. Ama o katı görünen yüzünün altında kocaman bir dünya vardı. Sevgi yüklü, duygu dolu.
  
   Anlattıkça ağladı Ali Bey; sustukça anlattı. Daha fazla dayanamadı ve kalktı yerinden; "Bu kadarı size yeter sanıyorum. Lütfen çıkın artık evimden." dedi. Kapıya doğru giderken dökülüyordu yaşlar gözünden. Bir şey daha vardı; Ali Bey yürürken aksıyordu bir bacağı. Kerem bunu görür görmez Ahmet'e gözleriyle emretti adeta. Ahmet taktı kelepçeleri. Karakola götürdüler Ali Bey'i. Oradan da hakim karşısına çıkarılmak için adliyeye. Ama hiç itiraz etmiyordu Ali Bey. “Ben suçsuzum!” demiyordu. Bu yüzden emindi Kerem kendinden hiç olmadığı kadar.

   O, adliyeye girerken; Kerem, Tarçın’la birlikte adliye kapısının tam karşısında, arabasının yanında onu izliyordu. Bir davayı daha sonuca kavuşturmanın mutluluğu; koca bir ailenin ise yok olmasının hüznü vardı yüreğinde. İki duyguyu da aynı anda hissediyordu sanki içinde.

   Derken bir telefon geldi...
   "Yakaladın mı beni komiser?"



Hasan BULUT

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Başka Nerde Yazar ki Bu Adam?

;