Ertesi gün bir görgü tanığı geldi komiser
Kerem'in odasına. O gece olan biteni mahalleli konuşurken duymuş ve öğrenmişti.
Kerem; "Anlat bakalım. Ne gördün,
neye tanık oldun?" diye sordu. Kıvırcık saçlı, orta yaşlı, uzunca boy ve
kahverengi gözlü adam anlatmaya başladı; "O gece söylenen saatte evimin
salonundaydım. Televizyon izliyordum. Daha önce hiç duymadığım kadar sert bir
ses ile gürlüyordu gök. Dışarı bakmak için cama yöneldim. Bardaktan boşanırcasına
yağmur yağıyordu. Bir adam çarptı o dakika gözüme. Arkasında da bir köpek. O
kaçıyor; köpek kovalıyordu. Tam penceremin önünde yakaladı adamı. Tuttu paçasından
ısırdı. Adam kurtulmak için çabaladı. Bir tekmeyle köpek yere düştü. Sanırım
yaralıydı; ama o da adamı yaralamış görünüyordu. Sekerek uzaklaştığını gördüm
adamın. Sol bacağı aksıyordu."dedi. Kerem sormaya devam etti; "Yüzünü
görebildin mi?" dedi. "Çok karanlıktı komiserim. Dışarıda bir adam ve
bir köpeğin olduğunu görebildim sadece." Sorular öyle devam etti. Artık
Kerem'in elinde; Tarçın'ın diş izinin olduğu vücuda sahip bir adam vardı.
Tanığın verdiği ifadeden sonra Nevzat Bey'in
bu katliamı yaptığına artık hiç inanmiyordu komiser. Cesedinde olması gereken o
diş izlerini kontrol etmek için gitti hemen. Kafasında açılan derin mermi boşluğu
ile tekrar gözlerinin önüne getirdiler Nevzat Bey'i. Bacaklarını görmek istediğini
söyledi. Yüzü kapatılıp bacakları açıldı. İçinde bir dua, bir dilek gibi o diş
izlerini görmemeyi umut etti. Derin bir nefes aldı. Tedirgin baktı Nevzat
Bey'in vücuduna. Yavaşça göz gezdirdi... Büyük bir huzur ile verdi; aldığı
derin nefesi. Hiçbir yara izi yoktu vücutta. Nevzat Bey aranan katil değildi.
Peki ama neden intihar etti? O silah o gece nasıl katilin eline geçti ve kullanıldı?
Hasan BULUT
0 yorum:
Yorum Gönder