Bazen çıkıp bir kayanın üstüne düşünürsün;
batmış günün sonunda ay ve yıldızlara bakıp. Sanki o karanlıkta bir onlar
varmış gibi. Bir onlar senin yanında, bir onlar dostun senin. Anlatırsın onlara
tüm derdini konuşmadan, sadece seyredersin; ama onlar anlar. Tüm acılarını
bilirler. Neler çektiğini, neleri ne için göze aldığını. Kaç gece uyuyamayıp
ağladığını bilirler; görmüşlerdir.
Suçlu görürsün
kendini. Hep bir hatalı. Sevmişsin birini; sanki bu bi’ suçmuş gibi. Anlamazsın
ki suç değil bu, suçlu değilsin; sadece ceza çekensin. Aşık olmak senin cezan.
Mutsuzluklarının cezası aslına bakarsan. Mutsuz kaldın sen hep, mutsuz ettin
kendini. Hep umutsuzdun, hep karamsar. Sonunda hayat yargıladı seni. Ve kesilen
ağır ceza; AŞIK OLMAK.
Biliyordun bu
sonu. Herkes gibi olacaktı sonu. Kim bilir, belki de sırf bunun için işledin bu
koca suçları. Sırf aşkı istedin diye mutsuz ettin kendini. Sırf biri gelsin de
mutlu etsin diye seni. Ama unuttuğun şeyler var sayın mahkum; cezasını çeken hiçbir
suçlu mutlu olmaz, mutlu etmez hiçbir ceza suçlusunu. Aşık olmak da mutlu etmez
seni. Aldanırsın, büyüsüne kapılırsın. Başta her şey çok güzel görünür gözüne.
Yürümüyorsun da artık, uçuyorsun gibi hissedersin. Peki sonra? Bunları
çıktıktan sonra ne var? Üzüntüler var, kırılganlıklar, pişmanlıklar, keşkeler,
ayrılık var. Bunlarla sonunda yine mutsuzluk var vesselam. Hatırladın mı sayın
mahkum, mutsuzluk ne getirir?
Cevabı basit; AŞIK OLMAK
Bu böyle sürüp
gidecek. Sen dertleşeceksin ay ve yıldızlarınla her gece. Sabahında yine bir
ihbar telefonu hayat karakoluna; bu adam yine mutsuz. Yine biri gelip
yakalayacak seni. Yine hapsolacaksın onun yüreğine. Orda yatacaksın cezanı.
Orda aşık kalacaksın; Bir başka ayrılığa kadar…
Unutma ki
cezalar getirmez suçları; suçlarla gelir cezalar.
Aşık olmak suçun
değil; Cezan.
Hasan BULUT
0 yorum:
Yorum Gönder